“Bu
sabah yağmur var İstanbul’da
Gözlerim
dolu dolu oluyor bilmem niye
Anne
sözü dinler gibi masum
Ağladım
bu sabah….”
Evlendiğim
ilk yıllarda (fi tarihte yani)J MFÖ’nün bu şarkısını
dinlediğim zaman ağlardım, bilmem niye?:) Oysa ki ailemle aynı şehirdeydim.
İzmir’de, üstelik 4 durak ötedeydi evimiz. Yani istediğim zaman annemleri
görebilirdim, ama bu şarkının “anne sözü dinler gibi masum” dizesinde gözyaşlarım
hücum ederdi gözlerime. Annemlere
gidesim gelirdi koşa koşa. Sanki yıllar sonra İzmir’den İstanbul’a gurbete
gideceğimi bilirmişim gibi.
Hayatın,
acı-tatlı karışımı bir sürpriziydi İstanbul bizim için. Benim için ise
anne-baba kuzuluğundan çıkıp, kazık kadar bir kadın olmama rağmen, artık tek
başına ayakta durma dönemine geçişti aynı zamanda. Çocuklarımı büyüten, her
zaman bana ellerini uzatan, her konudaki desteğim ailemden ayrılan, bildiğim
ama tanımadığım bir şehrin ortasında kalan ürkek bir çocuk gibiydim İstanbul’a
geldiğimde.
İlk
zamanlarda yaşadığımız sıkıntılar geçti, her şey bir şekilde halloldu ve biz
hepimiz çok mutlu olduk bu şehirde. İstanbul sevilmeyecek gibi değil, tüm
zorluklarına rağmen, güzelliklerine doyulmaz bir şehir.
Ben
değiştim, hayatımda yeni bir dönem açıldı burada. İş ve ilişkiler bazında,
hayata bakış bazında, farklılaştım farkında olmadan.
İstanbul’a
gelip de aynı kalan yoktur herhalde. Bu şehir alır insanı ellerine tıpkı bir oyun
hamur gibi yoğurur, yeniden, yeniden şekillendirir insanı. Bir bakmışsın
değişmişsin, artık aynı konuşmuyor, aynı düşünmüyor, dünyaya artık eski
gözlerinle bakmıyorsundur. Şaşırırsın, ne vakit ve nasıl oldu da değiştin
anlayamazsın.
Çok güzel bir şehir ve asla durağan ve olağan
değil İstanbul. Gürül gürül bir temposu var. Her köşesinden bir başka sürpriz
fışkırıyor bu şehrin. İyi ya da kötü. İstanbul kontrastlar şehri. Sarıklı, cübbeli, erkekler, çarşaflı kadınlardan
tut, moda dergisinden fırlamış şıklık ve marjinallikte insanlarına, sinegoglara,
kiliselere, camilere, oradan sosyetik ve dünyayla yarışan mekanlarına uzanan
rengarenk bir mozaik. Buram buram tarih kokan sokaklarıyla, tarihi mekanlarıyla
çok güzel bir karışımdır İstanbul. Ortasından deniz geçen tek şehir! Bir
de her medeniyetten izler taşıyor. Bizans eserleri ve Osmanlı’nın izleri. Boğaz’daki tarihi yalılar hele, içlerinde ne
hikayeler barındırırlar! Hepsi ayrı ayrı değerler.
Olmadık
bir sokak, inanılmaz bir manzaraya götürür seni. Saçma sapan, eski püskü bir binaya
çekinerek girip, o eski püskülüğe yaraşmaz modern bir asansörle karşılaşıp,
olağanüstü manzaraya sahip bir terasa çıkıverirsin.
İşte
yıllar önce İzmir’den İstanbul’a gelen o ürkek kız çocuğunu çaktırmadan böyle efsunladı
İstanbul.
Kalbim
ege’de olsa da seviyorum bu tılsımlı şehriJ
Daha dünmüş gibi hatırlıyorum. daha ne İstanbul vardı hayatımızda ne de yağmur yağardı müzik setinin önüne oturup ağlardın. :-)
YanıtlaSilhayat işte ümit'çim:)
YanıtlaSilbugün salı üstelik nisan'ın 16 sı olmasına rağmen İstanbul yağmurlu ve soğuk;gel görki insan şikayet edemiyor yazını okuyunca:))
YanıtlaSil:)
Sil