“Hayır Esra hanım yanlış anladınız, ben Kerem’le Serhat’ı beğeniyorum
ama hoşlantı yok , sadece face’den yazışıyoruz, ama kesinlikle hoşlantı yok.”
Paravan açılır kendisine gelen erkek aday için kadın; “Olumsuz Esra hanım, çünkü bıyığı var, ben kesinlikle bıyıksız olsun demiştim.” Erkek aday; “Siz isteyin, şu anda jilet getirin burada keserim bıyıklarımı.” Kadın; “Gerçekten keser misiniz?” Adam “Evet keserim.”Kadın; “Olumsuz Esra hanım”
A be kadın madem olumsuz diyeceksin neden keser misin diye
soruyorsun adama???????!!!!!!!!
A be adam sen de bir kere gördüğün kadın için niye tipinden
vazgeçiyorsun?!!!!!!!
“Çok mutsuz ve umutsuzdum Esra hanım, ama 2 gündür ekranda
Nuray hanımı seyrediyorum, yeniden hayata tutunma nedenim oldu. Aşık oldum.”
“Cansu’ya çok aşığım, onu çok seviyorum, ama biz birlikte
olamayız, bana kızabilirsiniz ama açıklayamayacağım şeyler var.”
Kız ağlar, herkes yorum yapar; “Besbelli aşıksınız
bitirmeyin bu güzel ilişkiyi” (bu aşkın başlangıcı 1 hafta önce bu arada)
vesaire vesaire...
Sonrasında iki taraf ta adaylarını aramaya devam kararı
alırlar!!!!!!
Yahu hani büyük aşk?! Engeller varsa tamam ama biraz aşkın
acısını yaşayın, kafanızı toparlayın, aradan biraz zaman geçsin, ondan sonra yeni
adaylar arayın.
Bir de bu olaylara tanık olup, ertesi gün bunlara aday
gelenler var!!!!!!!!!!!!!!!
Yahu bu adam ya da bu kadın dün başka birisine aşıktı, dün, yani 1 gün önce...........
Stüdyoya bir çiçek gelir; kalp kutu içinde kırmızı güller,
kutunun üzerinde elinde kalp tutan bir ayıcık, bir de iki adet alyans var. Şimdi
herkes bu çiçeğin bir kadına geldiğini düşünür değil mi? Hayır efendim bu
alengirli çiçek bir erkeğe bir kadın tarafından gönderilmiştir ve içinden çıkan
kartta yazan yazı öldürücü darbeyi indirir ; “Evlilik aşkı öldürür derler,
benimle ölmeye var mısın?)!!!!!!!!
İki günlük aşklar, sonrasında doğan nefretler, hemen
arkasından yeni arayışlar. “Ali olmazsa veli” durumları.............
Evet bunlar malum evlendirme programlarında geçen
diyaloglar, bu adı geçen insanların yaş aralıkları ise 19-26 yaş.. lisede hatta
ortaokulda yaşamaları gereken şeyleri namus, töre, adap yüzünden yaşayamamış,
ama ekranda adı “evlendirme programı” olan sözüm ona güvenilir bir mecrada “namusları”
ile eş arıyorlar.
Hepsi bu hayatta çok şey yaşadıklarını söylüyorlar, hayatta yaptıkları
hiç bir şeyden pişman değiller, (o yüzden de hatalarından ders alamamışlar)
oradan buradan okudukları sözlerle felsefe yapıyorlar. Hiçbiri çalışmıyor,
her gün boş boş ekranda oturup eş adayı bekliyorlar. Program ekibindeki
kuaförler her gün saçlarını yapıyorlar, makyajlarını yapıyorlar diye
kendilerini olduklarından güzel görüp, özgüven patlaması yaşıyorlar, burunları
büyüyor ve bir anda kendilerini bulunmaz hint kumaşı kademesine çıkarıp, her
geleni reddediyorlar, arkasından loca arası skandalları falan filan...
Ah Türkiye gençliği, 20 li yaşlarda neyin paniği bu? Evlenmek
için bu ne acele? Hiç alt yapı yok, o taze beyinler, kendilerini
geliştirecekleri yere boş boş oturup eş adayı bekliyorlar işte....