Siz de sahip
olduğunuz eşyalarınızla aranızda duygusal bir bağ kurar mısınız? Bazı
eşyalarınızın cansız cisimler olduğunu unutup onlardan ayrılmakta zorlanır
mısınız?
Ruhu
olduğunu varsaydığımız nesnelerden ayrılmanın garip bir hüznü vardır ve bu
hüznü içinizde yaşarsınız. İnsanlarla vedalaşırken yaptığınız gibi sımsıkı
sarılıp onları öpemezsiniz. Ben gizlice okşarım çaktırmamaya çalışıp, içimden
kısa bir veda konuşması da yaparım. Ağlayamadığım için de bir düğüm gelir
oturur boğazıma. Sanki ona ihanet ediyormuşum hissi çöreklenir ruhuma.
Binlerce
anınızı bilen o şeyin yerine yenisi alınacağı için, evden atılan bir koltuk,
eskimiş yıpranmış bir pantolon, ya da yolları, yolculukları paylaştığınız
arabanız mı, her neyse o nesne, bilirsiniz ki yokluğunu hissettirecektir.
Üstelik
nesneler de boyunlarını büker gibi gelir bana. Sanki onu kullandığım sürede
yaşadığım her şeye o da şahit olduğu için, aramızda bir dostluk varmış gibi
bırakmakta zorlanırım onları.
Yıllar önce
arabamı değiştirirken çok fena olmuştum. Artık eskimişti, yenilemek
gerekiyordu. Sıfır bir arabam olacağı için tabi ki mutluydum ama eski arabam
gözden düştüğü için sanki üzülüyor gibi geliyordu bana.
Yakın
zamanda eski koltuklarımı da verdim. Oturması rahat değildi, kolları
kırılmıştı, kumaşları eskimişti ve hep kurtulmak istiyordum ama koltuklar
kapıdan çıkarken çok üzüldüm yine, acıdım onlara. Tamir edilip yeni sahipleri
olmasını diledim içimden.
Bir de
taşındığımız evlerden ayrılmak da zor gelir bana. Herkes gidince vedalaşırım
boş duvarlarla. 11-12 yaşlarındayken İzmir’de taşındığımız evde balkon kapısına
dayanmış, hep baktığım manzaranın karşısında hem ağlayıp hem de kendi kendime
konuşurken karşı apartmanın çatı katındaki komşunun bana baktığını görünce
nasıl da utandığımı hiç unutmam. Kadına da çok öfkelenmiştim, mahrem vedalaşma
anıma tanık olduğu için.
Giymediğim
halde veremediğim nice kıyafetlerim hala dolapta duruyorlar. Onları vermek eski
anılardan kopmak gibi geliyor.
Bir de
eşyalarla olan anılarıma göre bazılarını uğurlu bazılarını uğursuz olarak
ayırıyorum. Tabii ki uğursuzlardan kurtulmak çok kolay oluyor, ama uğurlu
olanlar özel anlarda kullanılmak üzere özenle saklanıyorlar.
Haydi
itiraf edin hangimizin sınavlara girerken uğurlu kalemimiz ya da uğurlu
kazağımız yoktu?