24 Nisan 2014 Perşembe

Asla Vazgeçemem Senden

Siz de sahip olduğunuz eşyalarınızla aranızda duygusal bir bağ kurar mısınız? Bazı eşyalarınızın cansız cisimler olduğunu unutup onlardan ayrılmakta zorlanır mısınız?

Ruhu olduğunu varsaydığımız nesnelerden ayrılmanın garip bir hüznü vardır ve bu hüznü içinizde yaşarsınız. İnsanlarla vedalaşırken yaptığınız gibi sımsıkı sarılıp onları öpemezsiniz. Ben gizlice okşarım çaktırmamaya çalışıp, içimden kısa bir veda konuşması da yaparım. Ağlayamadığım için de bir düğüm gelir oturur boğazıma. Sanki ona ihanet ediyormuşum hissi çöreklenir ruhuma.

Binlerce anınızı bilen o şeyin yerine yenisi alınacağı için, evden atılan bir koltuk, eskimiş yıpranmış bir pantolon, ya da yolları, yolculukları paylaştığınız arabanız mı, her neyse o nesne, bilirsiniz ki yokluğunu hissettirecektir.

Üstelik nesneler de boyunlarını büker gibi gelir bana. Sanki onu kullandığım sürede yaşadığım her şeye o da şahit olduğu için, aramızda bir dostluk varmış gibi bırakmakta zorlanırım onları.

Yıllar önce arabamı değiştirirken çok fena olmuştum. Artık eskimişti, yenilemek gerekiyordu. Sıfır bir arabam olacağı için tabi ki mutluydum ama eski arabam gözden düştüğü için sanki üzülüyor gibi geliyordu bana.



Yakın zamanda eski koltuklarımı da verdim. Oturması rahat değildi, kolları kırılmıştı, kumaşları eskimişti ve hep kurtulmak istiyordum ama koltuklar kapıdan çıkarken çok üzüldüm yine, acıdım onlara. Tamir edilip yeni sahipleri olmasını diledim içimden.

Bir de taşındığımız evlerden ayrılmak da zor gelir bana. Herkes gidince vedalaşırım boş duvarlarla. 11-12 yaşlarındayken İzmir’de taşındığımız evde balkon kapısına dayanmış, hep baktığım manzaranın karşısında hem ağlayıp hem de kendi kendime konuşurken karşı apartmanın çatı katındaki komşunun bana baktığını görünce nasıl da utandığımı hiç unutmam. Kadına da çok öfkelenmiştim, mahrem vedalaşma anıma tanık olduğu için.




Giymediğim halde veremediğim nice kıyafetlerim hala dolapta duruyorlar. Onları vermek eski anılardan kopmak gibi geliyor.

Bir de eşyalarla olan anılarıma göre bazılarını uğurlu bazılarını uğursuz olarak ayırıyorum. Tabii ki uğursuzlardan kurtulmak çok kolay oluyor, ama uğurlu olanlar özel anlarda kullanılmak üzere özenle saklanıyorlar.

Haydi itiraf edin hangimizin sınavlara girerken uğurlu kalemimiz ya da uğurlu kazağımız yoktu?