15 Temmuz 2015 Çarşamba

Bir Dilim Pastaya Ne Dersiniz? :)

Son yıllarda spor yapmamak ayıp.

Spor kulübüne gitmemek ayıp.

Yürüyüş yapmamak ayıp.

Diyet yapmamak ayıp.

Hemen hemen herkes farklı bir diyet peşinde, kimi Karatay’cı kimi Dukan’cı.

Duyduklarımıza göre kimimiz sadece  protein yiyerek, kimimiz kalori hesabı yaparak, kimimiz hamur işini ve tatlıyı keserek, kimimiz de resmen aç kalarak bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Yemek yerken artık bu kaç kalori, içinde ne var, yağı ve şekeri az mı diye sorgulamadan rahatça yutamıyoruz. Ya da yedikten sonra ağır bir pişmanlık duygusuyla somurtup oturuyoruz.

Ben de kendimce dikkat ediyorum birkaç yıldır, ama şu herkesin diyet hali çok sıkmaya başladı beni. Artık en sevdiğim tatlı şeyleri yerken kabus görüyorum, bel kısmıma ne kadar yağ yerleşmiştir şimdi diye düşünmekten.  Şeker bildiğin zehir çünkü. “Ekmek yemeyin efendim” diye bağıran Canan Karatay görüntüsü en sevdiğim tereyağlı ekmeklere hasret bırakıyor beni, çünkü buğday felaket!

Artık dostlarla, arkadaşlarla yemek yemek de tatsızlaştı. Herkes diyet yapıyor.  İçki içme keyfi de kalmadı, alkol ciddi bir kalori kaynağı çünkü.

“Şimdi kilo almıyorsun belki ama gör bak menopoza girince nasıl şişmanlayacaksın “ diyen arkadaşlar, televizyondaki neyi yemeli, neyi yememeliyizi anlatan beslenme uzmanları,  sürekli gözümüze sokulan iskelet mankenler kabusum oldu valla. Niye şişmanlık kabus olsun ki?! İlla bize dayatılan şekilde mi görünmeliyiz?

Geçenlerde bir haber vardı medyada, tam da bu konuyla ilgili. Amerika’da yaşayan genç blogger bir kadın olan Michelle Thomas ‘a  bir arkadaşlık sitesi aracılığıyla tanışıp buluştuğu  adamın yazdığı mektup. Adam mektupta, Michelle’in çok tatlı, çok komik, çok etkileyici bir kadın olmasına rağmen, yeterince zayıf olmadığı için aşık olunabilecek bir kadın olmadığını belirtmiş. Michelle de bu mektubu ve verdiği “şahane” cevabı tüm dünyayla paylaşmaya karar vermiş. Bulun ve okuyun derim.

Sen kimsin be adam? Bir kadına aşık olmanın tek kıstası neden vücut ölçüleri olsun?!  Bu dünyada ne adamlar  Brad Pitt, ne de kadınlar Angelina Jolie olmak zorunda değiller. Hepimiz farklıyız ve farklılıklarımızla güzeliz, toplumun dayattığı şekilde görünmek için kafayı yemişçesine diyet yapıp kendimizi kahretmeyelim lütfen.


Tamam kendimize dikkat edelim, formda kalalım, spor da yapalım ama abartmayalım lütfen. Bitsin bu zayıflık derdi. Herkesin bir vücut yapısı var, bunu kabullenip, yemeyi abartmadığımız sürece mutlu mesut yaşarız bence.

Bir de onu sür, bunu sür var. Koruyucunu aman unutma yoksa öl daha iyi!  Ay valla kabus gibi, inanın hiç koruyucu sürmüyorum ben, korkmayın valla bir şey olmuyor.  

Ne sürersen sür, ne yersen ye, ne kadar spor yaparsan yap, yaşlanmanın engellenebileceğine inanmıyorum, işte o kadar.