Son yıllarda
spor yapmamak ayıp.
Spor
kulübüne gitmemek ayıp.
Yürüyüş
yapmamak ayıp.
Diyet
yapmamak ayıp.
Hemen hemen
herkes farklı bir diyet peşinde, kimi Karatay’cı kimi Dukan’cı.
Duyduklarımıza
göre kimimiz sadece protein yiyerek,
kimimiz kalori hesabı yaparak, kimimiz hamur işini ve tatlıyı keserek, kimimiz
de resmen aç kalarak bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
Yemek yerken
artık bu kaç kalori, içinde ne var, yağı ve şekeri az mı diye sorgulamadan
rahatça yutamıyoruz. Ya da yedikten sonra ağır bir pişmanlık duygusuyla
somurtup oturuyoruz.
Ben de
kendimce dikkat ediyorum birkaç yıldır, ama şu herkesin diyet hali çok sıkmaya
başladı beni. Artık en sevdiğim tatlı şeyleri yerken kabus görüyorum, bel
kısmıma ne kadar yağ yerleşmiştir şimdi diye düşünmekten. Şeker bildiğin zehir çünkü. “Ekmek yemeyin
efendim” diye bağıran Canan Karatay görüntüsü en sevdiğim tereyağlı ekmeklere
hasret bırakıyor beni, çünkü buğday felaket!
Artık dostlarla,
arkadaşlarla yemek yemek de tatsızlaştı. Herkes diyet yapıyor. İçki içme keyfi de kalmadı, alkol ciddi bir kalori
kaynağı çünkü.
“Şimdi kilo almıyorsun belki ama gör bak menopoza girince nasıl şişmanlayacaksın “ diyen
arkadaşlar, televizyondaki neyi yemeli, neyi yememeliyizi anlatan beslenme uzmanları,
sürekli gözümüze sokulan iskelet mankenler kabusum oldu valla. Niye
şişmanlık kabus olsun ki?! İlla bize dayatılan şekilde mi görünmeliyiz?
Geçenlerde
bir haber vardı medyada, tam da bu konuyla ilgili. Amerika’da yaşayan genç
blogger bir kadın olan Michelle Thomas ‘a bir arkadaşlık sitesi aracılığıyla tanışıp
buluştuğu adamın yazdığı mektup. Adam mektupta, Michelle’in çok tatlı, çok komik, çok etkileyici bir kadın olmasına rağmen,
yeterince zayıf olmadığı için aşık olunabilecek bir kadın olmadığını belirtmiş.
Michelle de bu mektubu ve verdiği “şahane” cevabı tüm dünyayla paylaşmaya karar
vermiş. Bulun ve okuyun derim.
Sen kimsin
be adam? Bir kadına aşık olmanın tek kıstası neden vücut ölçüleri olsun?! Bu dünyada ne adamlar Brad Pitt, ne de kadınlar Angelina Jolie
olmak zorunda değiller. Hepimiz farklıyız ve farklılıklarımızla güzeliz,
toplumun dayattığı şekilde görünmek için kafayı yemişçesine diyet yapıp
kendimizi kahretmeyelim lütfen.
Tamam kendimize
dikkat edelim, formda kalalım, spor da yapalım ama abartmayalım lütfen. Bitsin bu
zayıflık derdi. Herkesin bir vücut yapısı var, bunu kabullenip, yemeyi
abartmadığımız sürece mutlu mesut yaşarız bence.
Bir de onu
sür, bunu sür var. Koruyucunu aman unutma yoksa öl daha iyi! Ay valla kabus gibi, inanın hiç koruyucu
sürmüyorum ben, korkmayın valla bir şey olmuyor.
Ne sürersen sür, ne yersen ye, ne kadar spor
yaparsan yap, yaşlanmanın engellenebileceğine inanmıyorum, işte o kadar.