Geçenlerde Digitürk’te film kanalları arasında dolanırken
bir film ilgimi çekti, kayda aldım daha sonra ailecek izleyelim diye.
Filmi izledikten sonra öğrendim
ki; Düşes, Amanda Foreman'ın 18. yüzyıl İngiliz aristokratlarından Devonshire Düşesi Georgiana Cavendish hakkındaki
biyografisinden uyarlanmış.
Fakat işin
benim ilgimi çeken magazinsel özelliği,
düşesin, bizim masum prenses Diana’nın
akrabası olması. Prenses Diana, Georgiana'nın ailesinin soyundan geliyormuş, yani Georgiana'nın abisinin torununun
torununun torunu, daha da gider bu böyle.. Georgiana'nın evlenmeden önceki
soyadı da Spencer zaten.
Ayrıca prenses
Di’nin eltisi Sarah Ferguson da
Georgiana'nın Charles Grey'den olma gayri meşru
kızı Eliza'nın soyundan gelmekteymiş,
yani o da Georgiana'nın torununun torununun torunu .. Bilindiği üzre bahtsız Sarah'da aynı Eliza gibi
kraliyet ailesinden hiç bir zaman kabul görmemiştir.
Demek ki kaderleri böyleymiş.
Filmde Georgiana'nın aşığı olan ve sonradan İngiltere'nin başbakanı seçilen Charles Grey’in de bir hikayesi var; Bizim düşes
çaya çok düşkünmüş, özellikle de bergamot aromalı olanlara,. Earl de İngiltere’de dükler için kullanılan bir
lakapmış. Daha sonradan bu çaya Grey'in ismi
verilmiş ve hepimizin bildiği meşhur
Earl Grey çayı meydana çıkmış.
Film o dönemdeki erkeklerin, özellikle de zengin
olanların üstünlüklerini anlatıyor. Kadınlar ise bu dünyada adeta şaşaalı baloları süsleyen dekorlardan bir
parçalar. Doğal olarak da kadınlar
yalnızlaşıyorlar, kısıtlandıkları ortamda özgürlüklerini
yaşayamıyorlar.
Filmde düşesin diğer
kadınlardan farklı olarak sınıfsal baskıdan ve kısıtlanmışlıktan kaçış çabasını izliyoruz. Bu da Spencer
kadınlarının kaderinde varmış
demek ki J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder