8 Temmuz 2013 Pazartesi

Takıntılarımız

Bir çok davranışınızın saçma olduğunu bilip fakat düşünmekten ve yapmaktan kendinizi  alıkoyamadığınız oluyor mu sizin de?

Belli davranışları yapmadığınız takdirde ailenizden birinin öleceğine veya başına bir felaket geleceğinden korkuyor musunuz?

Mesela ben ters duran terlik ve ayakkabılar gördüğüm zaman illa ki düzeltirim, yukarıdaki sebepten dolayı. Büyük bir ihtimalle düzenden, tertipten yana olan bir aile büyüğü tarafından uydurulmuş bir batıl inanç, ama yer etmiş işte.

Gece tırnak kesilmez! Niye?! Allah korusun üzüntü ve sevinçli olayları aynı anda yaşarsın, mesela düğün gününde aileden biri ölür. Hı hı tabii, gece tırnaklar nereye sıçradı görülmez diye uydurulmuş bu da.

Elden ele makas ya da bıçak da almam,  tuz döküldü mü asabileşirim çünkü bu iki şey de kavgaya sebep olur.



Avucum kaşınınca, lafsa popoma, paraysa cebime, kısmetse başıma sürüyorum avucumu ve bunları yapmazsam feci rahatsız oluyorum. Yapmamayı denedim ama bütün bedenim avucum oldu, ben avuç oldum, avucum büyüdü büyüdü ve onu yok sayamadım.

Kötü bir şey duyunca 3 kere duvara ve de tahtaya vururum, evet yanlış yazmadım ikisine de vuruyorum, çünkü hangisine vurulduğundan tam olarak emin değilim, garantiye alıp ikisine de vuruyorum.

Bunlar zihnimize gelip takılan, kolayca gitmeyen ve yoğun sıkıntı yaşatan, irade ve bilinçle uzaklaştırılmayan düşünceler, yani takıntılar. Gerçekle hiçbir bağlantısı olmayan ve sürekli tekrarlanan davranışlar olarak bizde yer ediniyor ama; bana soracak olursanız batıl inançlardan doğan takıntıların özünde yatan; topluma, bireylere bazı bilinmesi gereken şeyleri öğretmeyi korkutarak sağlamaktır.


Çocukluğunda aşırı baskı ve disiplin altında yetiştirilen çocukların; ayıpla, yasakla, günahla büyütülen çocukların bu tip takıntılara yatkın oldukları söyleniyor uzmanlar tarafından. Kesinlikle doğru. Mesela, benim anneannem yanında sakız çiğnenilmesinden hoşlanmazdı ve büyük ihtimalle bu yüzden bana “Gece sakız çiğnemek ölü eti çiğnemek demektir.” derdi. Çocuk yaşta verilen bu bilgileri sorgulayabilecek bilinç seviyesinde olmadığımız için söylenenleri yapıyoruz, büyüyünce de bu alışkanlıkları devam ettiriyoruz.

Tabii bu batıl inançlar ve takıntılar ülkeler ve kültürlere göre de değişiyor. Mesela baykuş (yazarken bile tırsıyorum) birçok kültürde uğursuzluk olarak kabul edildiği gibi, bazı kültürlerde de uğur kabul ediliyor. Allahın yarattığı bir hayvan işte, üstelik bilgeliğin de sembolü. Ama ben çocukluğumdan beri uğursuzluk getirdiğini duydum ve üstelik bu kuşla ilgili sevimsiz bir de anım var.

İzmir’de yaşarken bir sabah işe gitmek için odamda hazırlanıyordum, gün yeni ışımıştı. Birden balkondan gelen garip bir ses duydum, gidip perdeyi aralayınca çamaşır ipinin üzerine tünemiş 3 tane baykuşla göz göze geldim. Anne ve 2 yavru baykuş. Gayri ihtiyar, ürktüm ve perdeyi kapattım. Nasıl bir tesadüfse o sabahın gecesinde annem ve kızım da rüyalarında baykuşlar görmüşler. Sonuç mu? Birkaç güne kalmadan minik oğlum çok ağır bir hastalıkla hastaneye yattı, ölümden döndü, çok acı ve uzun günler yaşadık. Gel de bağlama baykuşa değil mi? Çok şükür atlatık  hepsini. Allah bir daha göstermesin. Belki de bilge kuş beni uyarmaya gelmişti balkona, kim bilir?

Şu aralar her yerdeler, takılarda, giysilerde hatta bebek emziklerinde bile varlar ve çok sevimli görünüyorlar, ama ben hala alışamadım desem de üniversitenin felsefe bölümünden yeni mezun olan kızıma felsefenin sembolü olan baykuşun modern bir hale getirilmiş farklı bir tasarım kolyesini hediye aldım, eh bu da bir aşama!




Farklı birkaç takıntım daha var ama onlarda bende saklı kalsın şimdilik, okur da siz de takıntı hale getirebilirsiniz diye hepsinden bahsetmiyorum, çünkü bazı takıntıların bulaşıcı olduğunu da bizzat gördümJ

İnsan ruhu çok karmaşık ve zengin. Çoğu insanda bulunan batıl inanç kaynaklı takıntıların hepsinde bir hikaye ve bir sır vardır mutlaka diye düşünüyorum. Önemli olan var olan takıntılarımızı abartmamak ve de üzerlerine yenilerini eklememek.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder