“Artık ortak
keder ve zafer bile Türkleri bir araya getirmiyor.” New York Times
Aynen öyle.
Bir Türk
bilim adamımız kimya dalında Nobel ödülü kazanmış, hepimiz sevinemiyoruz, bir grup
çıkıp Türk mü, Kürt mü, Arap mı diye tartışıyor.
Ankara’da
korkunç bir katliam yaşanıyor, barış için giden insanlarımız, gençlerimiz
ölüyor, ortak acı yaşanmıyor da ondan mı bizden mi oluyor.
Milli maçta ölen
insanlarımız için saygı duruşu yapılıyor, bir dakika bile dayanamıyorlar, ıslık
kıyamet..
Kim
kutuplaştırdı bizi, kim bu düşmanlığı çıkardı? Nedir bu vicdansızlık?
Ben şu
yaşıma kadar Sünni miyim Şii miyim diye düşünmüyordum bile. Okulumda,
mahallemde Yahudi, Ermeni, Ortodoks, Kürt
olan arkadaşlarım vardı, hala da var. Ama onlarla ilişkilerimde,
dinleri, mezhepleri hiç aklıma bile
gelmezdi. Biz arkadaştık, komşuyduk.
Vaziyet
ortada: televizyon, gazete, facebook, twitter, nereye baksam felaket haberleri,
umutsuzluk sarmış her birimizi.
Hayatını
yitiren insanları, onların yakınlarının acısını içimde hissediyorum. Ben de
korkuyorum, kendimden geçtim çocuklarımı merak etmekten kafayı sıyıracağım
neredeyse. Hayat akıyor çünkü herkes işine gücüne alışverişine gitmeye devam
ediyor mecburen. Ama korkuyorum çünkü her
an her yerde, barış mitinglerinde bile korkunç bir şeyler yaşanabiliyor.
Ülkemiz de, insanımız da topluca depresyondayız.
Korkuyoruz, tedirginiz, umudumuzu kaybettik, nasıl kurtulacağız bu durumdan?
Nedir
suçumuz? Atamızı sevmek, onun ilke ve inkılaplarını benimsemek, doğru işleyen bir demokrasi ve hukuk istemek mi?
Seçime gittik,
halk oy verdi ve çıkan sonuçta belli ki bir şeyler değişsin istedi.
Bırakın
değişsin yahu, önümüzdeki seçimlerde de aynı sonuçlar çıkarsa yine yeni bir
kaosa daha mı gireceğiz?
Artık güzel
ülkemizde mutlu, huzurlu ve eşit haklarla yaşamak istiyoruz.
Bunun için
de sağlıklı düşünüp, küsmeyeceğiz, kaçmayacağız ve gidip oyumuzu vereceğiz.