Nasıl mevsimler kendi değişimlerini yaşarlar, biz insanlar
da değişik mevsimlerimizi yaşıyoruz bence.
Ben çocukluğumdan beri kaç kere değiştim diye soruyorum
kendime, siz soruyor musunuz?
Tabii ki değişmeyen kemik şeyler de var ama, değişen düşüncelerim de oldukça fazla.
Mesela öldürseler
yapmayacağım dediğim, tahammül etmeye kendimi zorlamayacağım, açık açık
sevmediğim şeylerin listesi var artık.
Sekizden altıya aynı
ofiste sevmediğim bir işi yapamam artık.
Beni sıkan, mutsuz eden, enerjimi emen insanlara ve mekanlara
artık hiç tahammülüm yok.
Samimiyetsizlik sevmem.
İddiacılık sevmem.
Tarafsızlık sevmem.
“ay ben takım tutmuyorum, milli takımı tutuyorum” “ay ben hiçbir partiye, hiçbir siyasi görüşe
bağlı değilim” diyenle işim olmaz. Ne demek kardeşim, yaşadığın ülkende bir
görüşün olacak, okuyacaksın, dinleyeceksin.
Oy vereceksin.
Çağdaş olmayan hiçbir
şeye tahammülüm yok. Geri değil ileri
gidelim arkadaşlar. Adam çıkmış muya terliğin altındaki şekli Arapça yazıya
benzetmiş, Muhammed yazıyormuş, ama tersten bakınca. Eeee yani?!!!! İnsanlık için
dev adımlar atılıyor hanımlar beyler, bırakın bu safsataları.
Daha da ileri gideyim; parası olup da hala ölesiye çalışan insanlara
da tahammülüm yok. Paran varsa çalışma kardeşim, bırak ihtiyacı olan çalışsın,
ya da kendini paralama, uzun toplantı
saatleri, hafta sonu çalışmalar falan. Ne o hayatından memnun değilsin demek ki, evine
gitmek istemiyorsun demek ki, ofisinden ayrılamıyor musun? afiyetle ye, iç, gez, toz.
Ayrıca sadece İstanbul’da mı para kazanılıyor? Hele ki
köylerini, kasabalarını bırakıp gelenler, ne işiniz var kardeşim, büyük şehirde
saçma sapan işler yapıp sürüneceğinize, ekin bağınızı bahçenizi, temiz hava, doğal
yiyecekler, mis gibi yaşayın yahu. Badananızı yapın, çalınızı çırpınızı
toplayın, çimeninizi, çiçeğinizi ekin, temiz pak yaşayın.
Kızdırmayın oğlum beni, hadi görüşürüz ararım ben J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder