8 Ekim 2015 Perşembe

Atarlı Bir Yazı

Nasıl mevsimler kendi değişimlerini yaşarlar, biz insanlar da değişik mevsimlerimizi yaşıyoruz bence.

Ben çocukluğumdan beri kaç kere değiştim diye soruyorum kendime, siz soruyor musunuz?

Tabii ki değişmeyen kemik şeyler de var ama, değişen düşüncelerim de oldukça fazla.

Mesela öldürseler yapmayacağım dediğim, tahammül etmeye kendimi zorlamayacağım, açık açık sevmediğim şeylerin listesi var artık.

Sekizden altıya aynı ofiste sevmediğim bir işi yapamam artık.

Beni sıkan, mutsuz eden, enerjimi emen insanlara ve mekanlara  artık hiç tahammülüm yok. 

Samimiyetsizlik sevmem.

İddiacılık sevmem.

Tarafsızlık sevmem. “ay ben takım tutmuyorum, milli takımı tutuyorum”  “ay ben hiçbir partiye, hiçbir siyasi görüşe bağlı değilim” diyenle işim olmaz. Ne demek kardeşim, yaşadığın ülkende bir görüşün olacak, okuyacaksın, dinleyeceksin.  Oy vereceksin. 

Çağdaş olmayan hiçbir şeye tahammülüm yok.  Geri değil ileri gidelim arkadaşlar. Adam çıkmış muya terliğin altındaki şekli Arapça yazıya benzetmiş, Muhammed yazıyormuş, ama tersten bakınca. Eeee yani?!!!! İnsanlık için dev adımlar atılıyor hanımlar beyler, bırakın bu safsataları.

Daha da ileri gideyim;  parası olup da hala ölesiye çalışan insanlara da tahammülüm yok. Paran varsa çalışma kardeşim, bırak ihtiyacı olan çalışsın, ya da kendini  paralama, uzun toplantı saatleri, hafta sonu çalışmalar falan.  Ne o hayatından memnun değilsin demek ki, evine gitmek istemiyorsun demek ki, ofisinden ayrılamıyor musun?  afiyetle ye, iç,  gez, toz.

Ayrıca sadece İstanbul’da mı para kazanılıyor? Hele ki köylerini, kasabalarını bırakıp gelenler, ne işiniz var kardeşim, büyük şehirde saçma sapan işler yapıp sürüneceğinize, ekin bağınızı bahçenizi, temiz hava, doğal yiyecekler, mis gibi yaşayın yahu. Badananızı yapın, çalınızı çırpınızı toplayın, çimeninizi, çiçeğinizi ekin, temiz pak yaşayın.


Kızdırmayın oğlum beni, hadi görüşürüz ararım ben J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder