27 Ağustos 2014 Çarşamba

kusma hikayeleri :)

Çok merak ettiğim bir şey var, filmlerdeki tuvalete kusma sahneleri sizi de rahatsız ediyor mu? Geçen gün oğlumun playsation oyunundaki banyoda geçen kavga sahnesinde klozete kafası giren adam görüntüsü bile benim sinir sistemimi etkiledi. Tabii ki klozete kusacaksın ama, o kafa tuvaletin içindeki görüntü çok fena değil mi?!

Hemen hemen herkesin başından böyle bir şey geçmiştir ve herkesin bir kusma hikayesi vardır. Benim var valla, hem de bir değil, bir kaç tane hikayem var, ama klozete değil J

Tabii ki çok kusmuşumdur bebekken ve çocukken, ama çocukluktan hatırladığım tek olayım, kuskus yedikten sonraki kusmam olmuştur. Unutmak mümkün değil ve tabii ki artık bana kuskusun ne hatırlattığını söylememe gerek yok.

Çocukluktan sonra hatırladığım ilk kusma hadisemi balayında yaşadım. Balayımızın ilk günü güneşe hasret kertenkeleler misali bodrum sıcağında uzanmışım şezlonga, şair beni kıskanır diye şarkı mırıldanırken, bir güzel güneş çarpmış beni, akşamına yüksek ateş ve baygın bir halde otel odasında geçen 2 günün ardından kendimi biraz iyi hissedip, benimle 2 gün 2 gece elinde cin toniği ve dergileriyle odaya hapis olan zavallı kocam için gayret gösterip giyinip odadan çıktım. Gümüşlük’te balık yemeğe karar verdik. Bilen bilir Gümüş’lüğün yolu yılan misali kıvrıla kıvrıla döner. Bu benim midemi biraz bulandırdıysa da ses etmedim, pes etmedim. Şahane bir masaya oturduk, deniz ayaklarımıza değiyor, güneş Gümüşlük adına yaraşır şekilde batıyor, Ümit’cim şahane mezeler söyledi ve beni heveslendirmek adına, bana tattırmak için mezelere batırdığı çatalını “hadi canım başla, bak çok lezzetli” diye uzattığı anda, ben bildiğiniz öğürme sesiyle beraber ortaya kusuverdim. (Allahım yazarken bile utançtan terledim) Nasıl kastıysam artık rol yapmak için, çatal ağzıma değer değmez patladım demek ki J

Bu olaydan sonra çıktığımız her tatilde hastalandım. Şaka değil, gerçek J Yine bir bodrum tatilinde banyoları otelin ortak oturma alnına bakan bir otelde yüksek sesli bir performans sunmuştum. Sabah geçmiş olsun dilekleri alırken nasıl utandığımı unutamam.

Bu olaydan sonra sessiz bir şekilde kusmayı öğrendim. Buna örnek de bir parti ortasında bu eylemi gerçekleştirmiş olmam. Tabii en yakınımdaki Ümit’çiğime olanlar oldu.  Beyoğlu’nun o efsane virane binalarından birinin son katındaydı parti. Binanın köhneliğinin aksine, şahane bir sanat galerisine çevrilmişti son kat.  Enfes atıştırmalıklar, dj tarafından çalınan harika müzik karşılığında konuklar içki getireceklerdi. Biz de çiçek pasajında deniz ürünlerini içeren ufak bir yemekten sonra şarabımızı alıp gitmiştik partiye. Ben önce bir kadeh martiniyle başlayıp, çok tatlı geldiği için cin toniğe dönmüştüm, içtiğim 2 kadeh içkinin farklı olması mı, sıcak mı, danstan mı bilmem bir anda midem bulandı ve yanı başımdaki Ümit’in üzerine sessiz bir şekilde kustum. Korkuyla etrafıma baktım ama kimse fark etmemişti, herkes çılgınca dans etmeye devam ediyordu. Biz sessiz bir şekilde partiden ayrıldık ama Ümit’in hali görülmeye değerdi, ayakkabılarının üzerinde çiçek pasajında yediğimiz karidesler duruyordu J Benim ayağımdaki olay kovboy çizmelerimse asitten dolayı bir daha gün yüzü göremeden derisi çatlayarak ayakkabı cennetine gitti.

Son hadisem ise yine bir partide ama herkesin gözleri önünde gerçekleşti. Sevgili arkadaşım Sezo’nun nişan töreninde, Reina’nın ortasında, sessiz ama istem dışı olarak ağzıma kapattığım elimin parmakları arasından fışkırta fışkırta kustum. Sanmayın içkiden, daha bir kadeh şarap içmiştim, ama malum trafik dolayısıyla 2 saat yol yapıp aç karnına şarabı içince hassas olan midem isyan etmişti işte. Nişanda bana eşlik eden şahane insan, iyi arkadaş Şahin beni eve bıraktı ama zarifliğinden söylemese de Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçene kadar arabasında yaptığı en zor yolculuktu kesin,  çünkü bildiğiniz kusmuk kokuyordum.


Acaba klozete kusma korkumdan dolayı mı çeşitli ortamlarda performans sergilemişim diyorum, ne dersiniz?