Hepimiz her gün bir koşuşturma halindeyiz. İş hayatı, okul
hayatı, ev hayatı hepimize bir rol biçmiş, biz de gereğini yapıyoruz işte..
Akşam olunca bir araya gelip hatırlaşıyoruz; “Hoş geldin,
nasılsın? Günün nasıl geçti?” diye. Sonra yine herkes bir tarafa dağılıyor,
hepimizin elinde akıllı bir alet, kah ona kah televizyona esir oluyoruz. Beraber
otursak da, aynı filmi seyretsek de, birbirimizle az konuşuyoruz.
Nasılsın sorusuna cevabımız; iyi işte, uğraşıp duruyoruz'un
ötesine geçmiyor. Hiç düşündünüz mü kaçımız en yakınımızdakinin bile gerçekten
nasıl olduğunu merak edip, derine inebiliyoruz?
Bunları bana düşündüren oğlum oldu. Geçen akşam beni odasına
çağırdı,.Ben yine yapacağım işlerin telaşında, asılacak çamaşırlar,
boşaltılacak bulaşık makinesi, katlanacak çoraplar vs.. gittim yanına “Ne zamandır
konuşmuyoruz anne, gel biraz sohbet edelim” dedi. Ben önce ayakta “Anlat bakalım
ne oldu?” modundaydım, sonra oturduk yan yana yatağına. Önce ondan hoşlanan bir
kızdan bahsedip, fotoğraflarını gösterdi kızın. Sonra onu çok kıran ve
konuşmadığı bir arkadaşının nasıl özür dilediğini ve yeniden arkadaş
olduklarını, yıllardır ona takmış, onu paylaşamayan, her
fırsatta canını sıkan bir arkadaşıyla ilgili hislerini, artık onu taşıyamadığını,
ilişkisini sadece selamlaşma aşamasında bırakacağını bir psikolog edasında
anlattı. Başka bir arkadaşıyla arasında geçen yanlış anlaşılma olayını
konuşarak çözdüklerini, sınavlarından, zorlandığı derslerinden bahsetti. Babasıyla
takışmalarının onu üzdüğünü, bazen kendisini tam ifade edemediğini anlattı.
Şu anki edebiyat öğretmeni sayesinde ilgilenmeye ve sevmeye
başladığı şiirden bahsettik biraz. Rastgele şiirler okuduk başucundaki şiir kitaplarından.
Sonra benim nasıl olduğumu sordu, yeni kaybettiğimiz dedesini
onun da çok özlediğini, onun şimdi çok güzel bir yerde olduğunu, bizi
izlediğini, benim çok üzgün olmamı anladığını ama çok ağlarsam onun üzüleceğini
söyleyerek bana sarıldı.
Her anne gibi her zaman gurur duyduğum oğlumla, bir kere
daha büyük gurur duydum. Sevgi dolu kocaman bir kalbi var, çok vicdanlı, çok
duygusal, çok barışçıl, çok hoşgörülü ve çok naif bir genç benim oğlum. Bazen keşke
bu kadar duygusal olmasa diye düşünüyorum, umarım önüne onu anlayan, onu
üzmeyecek insanlar çıkar her daim.
Arada sırada en yakınımızdakilere bile gerçekten nasılsın
demeyi ihmal etmeyelim, konuşalım, dinleyelim, anlatalım, görün bakın kendinizi
çok iyi hissedeceksiniz J