Geçen sene eylül ayı
ortalarıydı. Okullar yeni açılmıştı. Çok iyi hatırlıyorum çünkü okul çıkışı
servisler sitemizin önüne sırayla gelip öğrencileri indiriyorlardı. İşte o
saatlerde sitenin girişinde, güvenliğin önünde bir kalabalık oluşuyordu,
servislerinden inen çocuklar yeni doğmuş kedi yavrularını kapış kapış
kucaklarına alıyorlardı. Ben de bir kedi sever olarak onların büyüsüne kapılıp
çocuklardan fırsat buldukça seviyordum kedi bebişleri. Her yaştan boy boy
çocuklar arasında benim de oğlum vardı tabii ki. Bayılıyordu yavrulara o da.
Hatta bir gün bir tanesini eve getirdi, sevdik, süt verdik.
Bir gün yavrulardan birini
oğlum yine eve getirmişti. O kadar ürkek ve korkaktı ki, ama çok sevimliydi. Kedilerden
hiç hoşlanmayan eşim bile onu sevmek istedi. Fakat bu minikler fena şekilde
pireliydiler. Minnacık oldukları için pireler çok belirgin görünüyorlardı. Ben
de eşimi pire tozu alsın diye veterinere gönderdim; ama eşim gerisin geri eve döndü. Çünkü eskiden
veterinerden pire tozu alarak sokak kedilerini temizleme imkanı vardı; ama
şimdi öyle değilmiş. Sağlık Bakanlığı yasaklamış satışını, sadece veterinerler
yapabiliyorlarmış, üstelik eskisi gibi toz değil, enseye damlatılan bir
damlaymış artık pirelerle savaşan.
Hal böyle olunca, biz de
bahçeye bıraktığımız yavruyu alıp veterinere götürmeye karar verdik. Fakat, aşağıya
indiğimizde eve çıkardığımız kediyi bulamadık. Onun yerine mavi gözlü küçücük
kardeşini bulduk. Diğerini bulmak için sabrı olmayan ve zaten kedilerden
hoşlanmayan kocam ‘Onu götürelim işte!’ dedi. Biz de kardeşi yerine, sonradan
bizim Leo’cuğumuz olacak olan sarışın ufaklığı alıp götürdük. Veterinere girdiğimizde, herkes
elimdeki ufaklığa hayran kalarak etrafımızı sardı. Veteriner onu muayene etti,
kilosuna baktı, pire damlasını damlattı ve annesi çok iyi bakmış, çok sağlıklı
dedikten sonra ufaklığın adını sordu kimlik ve aşı defteri için. Ben şaşkın ve
hazırlıksızdım, ama küçük bir aslan yavrusuna benzettiğim ufaklığın adı “leo” olsun dedim.
İşte o andan itibaren bu sarışın, mavi gözlü, sarman kedicik bizim oldu. Eve
dönerken, taşıma sepeti, kum kabı, kumu, maması, vs. gerekli malzemeler
alınmıştı. Kedilerden hiç hoşlanmayan eşim hala o gün nasıl ikna olduğunu hiç
anlayamıyor J
İşte böyle girdi aramıza,
leocuk. O minicik kedimiz şimdi 1 yaşında sırım gibi bir delikanlı. Geldiği
günden beri ismini bilen, tuvalet adabı olan, iyi huylu, akıllı ve asil bir
kedi o. Hepimiz onu çok seviyoruz. Nice yıllara Leo’cuk J